Eveeet, işlerin yoğunluğu sebebiyle bir süredir ara verdiğim yazılara yeniden başlıyorum. Söz, bir daha bu kadar ara vermeyeceğim…
Bana son zamanlarda sıklıkla iletilen, arkadaşlarımla alışverişe gittiğimde mağaza çalışanları tarafından yalan yanlış bilgi verilen şu konuyu bir yazayım da kapansın istiyorum. Takdir edersiniz ki, balık veren değil balık tutmayı öğreten adam olma çabam yüzünden konuyu dinazorlardan alıp bugüne bağlayacağım. Kemerlerinizi bağlayın, sıkı tutunun!
Bildiğiniz üzere kumaş denen nesne iplikten dokunuyor, iplik ise saç kılı kalınlığındaki liflerden üretiliyor. Yani kumaşı anlamak için deri kanepeye yatırıp çocukluğuna inmek, liflerini kurcalamak gerekiyor. İplik nasıl yapılır, kumaş nasıl dokunur, dokuma tipleri nelerdir, vb. konular bu yazının kapsamına girmediği için -daha sonra yazmak üzere- şimdilik geçiyorum. Sadece özetlemek amacıyla yan tarafa bir görsel koyuyorum.
Lifler, liflerimiz… Kumaşla ilgili ne kadar maraza varsa işte bu liflerden, daha doğrusu bu liflerin üretim şekillerinden kaynaklanıyor; yani lifler kumaşı vezir de ediyor, rezil de. Temel olarak ikiye ayırabiliriz lifleri: Doğal ve yapay (sentetik) lifler. Benim için aralarındaki farkı şöyle ifade edeyim; hani plastikten uyduruk çiçekler olur ya, işte o plastik çiçek saksıdaki çiçeğin yerini ne kadar tutuyorsa, sentetik lifler de doğal liflerin yerini işte o kadar tutuyor (Hani hep yazıyorum ya “mış gibi” ürünler diye, işte o şekil). Bakımı kolay diye mis kokulu çiçeğin yerine plastikleri koyacaksanız, ben sizi tutmayayım; çıkış şu tarafta… 🙂
Doğal lifler: Bunlar da kendi aralarında bitkisel ve hayvansal olarak ikiye ayrılıyorlar. En çok kullandığımız hayvansal lif, yündür. Farklı koyun ve keçi yünlerinden; angora, kaşmir, tiftik, vb. farklı isimlerle iplikler üretilir. Yün ipliklerle dokunan kumaşlar yumuşak, nefes alan, nem tutabilen, çok kolay buruşmayan ve buruştuğunda da kendini toparlayan özelliktedir.
Bir başka hayvansal lif kaynağı da ipektir. En büyük özelliği parlak ve yumuşak dokusudur.
En çok kullandığımız bitkisel lifler ise pamuk ve ketendir. Nefes alma ve nem tutma özellikleri üst seviyededir. Kolay buruşmakla birlikte yıkanması ve ütülenmesi de kolaydır. Özellikle yazlık kıyafetlerde kullanılır. Yumuşak olması (bkz. “pamuk gibi”) ve alerjik reaksiyonlara sebep vermemesi nedeniyle, vücut ile sürekli temas halinde olan kıyafetlerde (gömlek, tişört, iç çamaşırı, çorap) bence özellikle tercih edilmelidir.
Yapay (sentetik) lifler: Bunlar da kendi aralarında sentetik ve yarı sentetik olarak ikiye ayrılıyor. Yarı sentetik lifler, odun hamurundan elde edilen selülozdan üretiliyor. “E, bu da doğal işte” diyebilirsiniz, ancak pek de öyle değil. Çok sayıda kimyasal işlemden geçirildikten sonra “yeniden üretiliyor”. Bana göre doğal bir tarafı filan yok. “Yapay ipek” olarak ortaya çıkan bu kumaş türünün genel adı “rayon” olmakla birlikte; kendisi ile viskoz, modal, asetat şeklinde de karşılaşabilirsiniz. En önemli özelliği parlak olması ve canlı renklere boyanabilmesidir. Nem tutma özelliği yüksek olmakla birlikte, sağlamlık ve kendini toplarlama konusunda sınıfta kalır. Şahsen dokunuşunu ve görünüşünü beğenmem, parlak parlak ben yapay malzemeyim diye bağırdığını düşünürüm.
Bu arada, şu bilgiyi de paylaşmak istiyorum; son zamanlarda sıkça “bambu” ürünler karşıma çıkıyor. Doğal bir ürün gibi algılanıyor ama sizi yanıltmasın. Bunlar da yukarıda bahsettiğim şekildeki yarı sentetik liflerden üretiliyor. Amerika’nın bu yanlış yönlendirmeye karşı bir düzenleme getirerek “bambudan üretilmiş rayon” şekilde kullanılmasını sağladığını belirteyim.
Sentetik lifler ise tamamen kimyasal yöntemlerle üretiliyor. Karşımıza naylon, polyester, polyamid, vb. isimlerle çıkıyorlar. Kimyasal yapıları pet şişeler ile aynı olduğu için ağır konuşacağım; çöp torbaları bile artık doğada çözünürken, bu cihazlar bildiğiniz üzere binlerce yıl yapışıyor taşa toprağa. Sağlam, buruşmaya dayanıklı, kullanımı kolay ve ucuz olmaları en önemli özellikleri olmakla birlikte; nem tutma, nefes alma konusunda zayıf bile değiller. Çöp torbasından pantolon yapıp giymekten pek farkı yoktur bence, pişik oluverirsiniz maazallah. Dayanıklı ve çabuk kuruyabilmeleri nedeniyle spor giysileri çoğunlukla polyesterden üretiliyor, ancak ben spor yaparken dahi pamuklu tişörtleri tercih ediyorum. Polyesterin ter ile oluşan bakteriler için fantastik bir yuva olduğunu, bunun da size leş gibi ter kokusu olarak döneceğini hatırlatayım (Bunu önlemek için de gümüş iplikler filan kullanıyorlar ama, bir marazaya bulunan çözüm başka bir maraza çıkarmak suretiyle kısır döngüye sokuyor mevzuyu).
Bir de elastan, likra (lycra), spandex, vb. isimleri ile boy gösteren, süper elastik lifler bulunuyor. Bunlar genelde mayo, çorap, tayt gibi esneklik gerektiren giysilerde kullanılıyor.
Şimdi gelelim bu liflerin karışımlarına… En çok kullanılan karışım yün-polyester ve pamuk-polyesterdir. Bu karışımların amacı, polyesterin sağlamlığından faydalanarak daha dayanıklı kumaşlar elde etmek olduğu kadar maliyeti de düşürmektir. Birçok kez yok “polyester karışım kolay buruşmuyor”, yok “%100 yün kolay yıpranıyor” gibi argümanlarla karşılaşıyorum. Hem sağlıklı hem de şık bir kıyafet giymek yerine önceliğiniz dayanıklılık ise, çadır bezi önereyim ben size… Ben bugüne kadar hiçbir kaliteli markada polyester karışım kullanıldığını görmedim. Hadi ben bilmiyorum, onların bir bildikleri vardır herhalde, değil mi? 😉
Doğal her ürünü (deri ayakkabı, yün takım elbise, pamuklu gömlek, vb.) kullandıktan sonra en az 24 saat dinlendirmek gerektiğini hatırlatayım bu vesile ile. Dinlendirmeden sürekli kullanmanız durumunda, ömürlerini oldukça kısaltırsınız. Eğer takım elbise giymeniz gereken bir işte çalışıyor iseniz, beş farklı takım elbise edinmenizi ve her takım elbiseyi haftada yalnız bir gün giymenizi öneririm. Dayanıklılık gibi bir derdiniz de kalmaz haliyle.
Bir de nadir de olsa, yukarıda bahsettiğim elastan liflerin takım elbise kumaşlarında kullanıldığı oluyor. Kumaşa esneklik kazandırarak buruşmayı önlemek ya da kumaşın kendini toplamasına yardımcı olmak amaçlanıyor; ancak zamanla bu lifler kopuyor ve kumaşın içerisinden beyaz kurtçuklar gibi dışarı çıkıyor. Aman diyeyim, esnekliği eksik olsun…
Uzun ara verince, yazdıkça yazasım gelmiş resmen… 🙂 Zaten sürekli bahsediyorum ama burada da kendi tercihlerimi tekrar yazarak bitireyim artık.
Takım elbise: %100 yün
Gömlek, tişört: %100 pamuk ya da keten
Kravat/papyon: %100 ipek
Çorap: %100 pamuk (Artık pek zor buluyorum, %10 sentetik malzeme karışımına razı oluyorum)
Şapka: %100 yün ya da pamuk
İnanın, bu konuda çok titizim. Kıyafet alırken ilk olarak etiketine bakıyorum, içeriği yukarıdaki gibi değilse koşarak kaçıyorum… 🙂