Hah, geldik mi düğün dernek sezonuna… Onlarca soru gelmeye başladı bu konuda, yazmak da farz oldu.
Öncelikle kanayan bir yaraya parmak basayım, içimi dökeyim; yazarken soruya cevap vermeye de başlamış olurum. Toplumsal hayatımızın hemen her tarafında “güzel” kavramı (“sanat” kavramına paralel olarak) maalesef yerlerde sürünüyor. Örneğin bir inşaat yapılıyor; belki çok sağlam, belki çok ekonomik, ama “çirkin” be kardeşim. Bir tercih yapılırken kalitesi, fiyatı, rahatlığı, kullanışlılığı filan değerlendiriliyor da, “güzellik” çoook geri planda kalıyor. İşlerimizi elimizin ucu (hatta kıçımızın kenarı) ile yapıyor, “idare etsin yeter” diyerek geçiştiriyoruz. Çoğu insan; kendisini, bulunduğu ortamı güzelleştirmek için akıl, zaman, enerji ayırmıyor.
Bu durum haliyle kılık kıyafetlere de yansıyor. Özensiz, umursamaz, idare eden kıyafetlerle dolu ortalık. Bıraksanız bir sürü insan başlangıca dönüp bir incir yaprağı ile idare edecek.
Bana gelen sorularda genel eğilim, eş-dost, akraba düğünlerine gayet spor kıyafetlerle katılma yönünde. Öncelikle şunu belirteyim; bir düğüne davet edildiyseniz, sizin rolünüz insanların o güzel gününe şahitlik etmek, heyecanlarına ortak olmak, bu ortamı güzel ve hatırlanır kılmaktır. Yıllarca hatırlamak için insanların aylarca uğraştıkları bu törene saygı göstermek ve elinizden geldiğince güzelleştirmek durumundasınız. Bunu da öncelikle kendinize özen gösterek, düzgün bir şekilde giyinerek, tören sırasında bir şeylerden şikayet etmeyerek ve mümkün olduğunca yardımcı olarak yapabilirsiniz. En azından gölge etmeyin, yeter…
Unutmayın, bu sizin değil evlenen insanların günü; kimsenin sizi olduğunuz gibi kabul etmesini beklemeyin (Yani “Ben asi adamım; deri pantolonumu, yırtık tişörtümü giyer, zincirleri takarım; ben böyleyim” filan demeyin 🙂 ). Asıl olarak siz o günü, o töreni, o insanları oldukları ve olması gerektiği gibi kabul etmelisiniz. Bundan 20 sene sonra arkadaşlarınız (ya da siz) düğün fotoğraflarına baktıklarında, anılarında düzgün giyinmiş güzel bir adam görsünler. Aksi durumda kendilerini ve o özel günlerini çok da önemsemeyen, kerhen orada bulunmuş olan bir insan olarak değerlendirirler diye düşünüyorum.
Gelelim, ne giyeceğiz konusuna… Öncelikle davetiyeye bakın, kıyafet ile ilgili bir uyarı, açıklama, vb. varsa sorgulamadan riayet edin. Eğer yoksa:
1. Siyah Takım Elbise: Önceki yazılarımda belirttiğim gibi, her erkeğin gardrobunda bir siyah takım elbise ve beyaz gömlek bulunması gerektiğini düşünüyorum. Gece katılacağınız her tür davet için bu siyah takım elbiseyi giymenizi öneririm. Düğünün yapıldığı ortama bağlı olarak papyon, siyah ya da gümüş gri kravat takabilirsiniz. Burada tek kriter, damattan daha şık olmamaktır.
2. Koyu Renk Takım Elbise: Siyah takım elbiseniz yoksa, koyu lacivert, füme ya da koyu gri takım elbise giyebilirsiniz. Beyaz gömlek ve bağcıklı, siyah kösele ayakkabı baki olmak kaydıyla… Kravat olarak yukarıdakilerin yanı sıra, törene birlikte gittiğiniz kadının elbisesi ile uyumlu bir renk de tercih edebilirsiniz.
3. Açık Renk Takım Elbise: Eğer tören yazın gündüz saatlerinde olacak ise, gri, mavi gibi açık renk takım elbiseler de giyebilirsiniz (Yine de benim tercihim siyah olmasa bile koyu griden yana filan olurdu). Ancak efil efil ketenleri giyip de gitmeyin. Kahverengi ve krem renkleri de bence pek uygun değil.
4. Diğer: Sıra dışı bir düğüne davet edilmiş ve ortamın nasıl olacağını kestiremiyor olabilirsiniz (Kumsalda, teknede, evin bahçesinde, vb). Bu durumda davet sahibini arayarak bilgi alın, nasıl giyinmenin uygun olacağını, damadın ne giyeceğini sorun; sonra da gereğini yapın.
Bir de şöyle bir soru gelmişti, “Her düğüne aynı siyah takım elbiseyi giyiyorum, bu sefer biraz farklı bir şeyler yapmak istiyorum” diyerek… Bu farklı olma arzusu yüzünden birçok insan gördüm palyaço gibi dolaşan. Sürekli olarak doğru kıyafeti giymenin bir sakıncası yok, ama farklı olmaya çalışmak benim anlayışıma ters. Hele ki genelde özensiz giyinen insanların yaşadığı bir ülkede, giydiğine özenmek başlı başına farklılık zaten. Ayrıca şöyle bir durum da var; daha önceki düğünlerde siyah takım elbise ile görüp de “Aa, yine aynı takım elbiseyi giymiş” diyecek bir kişi bile çıkmayacak muhtemelen, ama uygunusuz bir kıyafet anında farkedilecektir.
İsrarla takım elbise giymeye direnenler için de bir çift lafım var: Daha önce takım elbise giymemiş ya da sevmiyor olabilirsiniz, ancak bir erkek olarak takım elbise giymeniz gereken durumlar çokça olacaktır. Hatta olmalıdır da… Hayat denim pantolon ve spor gömlek ile geçmez! Bu tip ortamlara girmeniz gerekeceği gibi, böyle durumları da hayatınıza sokmanız gerekir bence. Hayatın her alanında boy göstermek gerekli; haliyle resmi ortamlardan uzak durmak bence kişisel gelişim için hoş bir durum değil. Ayrıca takım elbise içinde ne kadar beğenildiğinizi farkedince emin olun takım elbise giymekten hoşlanır olacaksınız. 🙂
Son olarak da yine bazı dilek ve temenniler: Lütfen beleş yemek-içki buldum diye tabağa yumulmayın. Ortamın keyfini çıkarın, tanımasanız bile etraftakilerle sohbet edin, yeni insanlarla tanışın, dans edin ve gülümseyin… Düğündeki herkesin yüzünün gülmesine yardımcı olun; mesela tek başına oturan yalnız bir aile büyüğü var ise, yanına gidin ve dansa kaldırın. 🙂