Geçen hafta Neden Kendimize ve Giydiklerimize Özenelim? başlıklı bir yazı yazmıştım; konu iş görüşmesi ve kılık kıyafet üzerine kurulu olduğu için bu konudaki önerilerimi de yazayım istedim.
Öncelikle, bu yazıyı tipik beyaz yakalı iş görüşmesini örnek vererek yazıyorum; daha farklı tarzda bir iş görüşmesi yapacak iseniz ana fikre bağlı kalarak gerekli ayarlamayı yaparsınız artık… 🙂
Bahsettiğim ana fikir de şudur: Kendinize özendiğinizi göstereceksiniz; ne azı ne fazlası. “Azı tamam da, fazlasının ne zararı var?” derseniz şöyle ifade edeyim: İş görüşmesinde karşınızdakine kendinize özendiğinizi, haliyle yapaacağınız işe de özeneceğinizi hissettirmeniz lazım. Yoksa süslü püslü giderseniz, “aklı giyim kuşamda olan, iş yapacağına kendisinin ve etrafındakilerin üstüyle başıyla uğraşan” adam imajı çizebilirsiniz. Ayrıca, iş görüşmesi yapacağınız kişi, çok dikkat çeken bir kişinin şirkette bulunmasından hoşnut olmayabilir. Diğer çalışanların dikkatini dağıtabileceğinizi düşünebilir, ya da kendi pozisyonunu (hem mesleki hem sosyal açıdan) tehdit altında hissedebilir. Gereksiz riskler almanın hiç alemi yok! Örneğin, yandaki fotoğraftaki takım elbisede renkler bence çok uyumlu, normalde yolda görsem pek beğenir ve takdir ederim; ama bence iş görüşmesi için fazla “süslü”.
Giyim-kuşamdan önce kişisel bakımdan başlayayım; çünkü insanın kendine özeninin buradan başladığını düşünüyorum. Temiz bir saç-sakal tıraşı, düzgün kesilmiş tırnaklar ve en önemlisi temiz bir vücut… Her gün duş alangillerden olduğunuzu ümit ediyorum ama en azından iş görüşmesine gideceğiniz sabah duş almanızı şiddetle tavsiye ederim. Kokusuz bir deodorant kullanıp saçınızı başınızı düzgünce tarayınca (saçınızın olduğunu varsayıyorum 🙂 benim gibi saç özürlü (ya da kısa saç sevenlerden) iseniz işiniz daha kolay) temelde hazırsınız.
Sonra da uygun şekilde giyinelim… Her zamanki gibi ilk kriterimiz giydiklerimizin üzerimize tam oturması, doğru bedende olması. Bunun için birçok yazı yazdım, daha önce okumadıysanız eski yazılarımı kurcalamanızı öneririm.
Blazer ceket ve kumaş pantolon değil takım elbise giyin, renk olarak da lacivert ya da koyu gri olsun derim. İstihbarat ajanı olarak bir işe başvurmayacaksanız siyah çok resmi kaçar, hiç gerek yok. Kahverengiyi zaten normalde önermiyorum, bence düşünmeyin bile (Kahverengi kullanımını yasaklamış şirketler bile var, durduk yere başınız ağrımasın). Açık renk takım elbise de bence gayriciddi kaçar. Belirgin desenlere ve bariz çizgili kumaşlara da gerek yok; unutmayın yalnızca temiz, sade ve özenli olmaya çalışıyoruz…
Takım elbisenin içine iyi ütülenmiş, temiz jilet gibi beyaz gömlek… Açık mavi de olur ama bence beyaz gömlek daha iyi. Tertemiz görünmemizi sağlar, işimizi de jilet gibi ve tertemiz yapacağımızı gösterir. Yakalar sert ve dümdüz olsun, eğer gömleğinizin yakaları yumuşak ise ütüleme sırasında ütü kolası kullanılmasını öneririm. Normalde ben hep kol düğmeli manşet kullanıyorum ama standart bir iş görüşmesinde kol düğmesi biraz “süslü” kaçabilir. Düğmeli bir manşet bence daha uygun olur. İlla ki kol düğmesi takacaksanız da olabildiğince sade, göze batmayan bir model kullanın. Aman diyeyim, gömleğin en üstteki düğmesini sakın açık bırakmayın; bence gömleğin altına atlet, fanila ve benzeri iç çamaşırı da giymeyin.
Normalde kahverengi ayakkabıları daha şık bulduğumu sürekli yazıyorum, ama iş görüşmesi için bana siyah ayakkabı ve kemer daha uygun geliyor. Yukarıda bahsettiğim gibi derdimiz şıklık değil. Tertemiz (hatta mümkünse yeni alınmış ya da az kullanılmış), tozu alınmış/boyanmış bağcıklı siyah bir ayakkabı ve içine desensiz düz siyah çorap. Pantolonun üzerinde de düz, sade bir kemer taktınız mı, bu kısım da tamamdır.
Geldik en kritik bölüme: Kravat. Ne çok sıradan ve tekdüze olmalı, ne de fazla parlak ve göz alıcı… Bence sarı, turuncu gibi dikkat dağıtan renklere gerek yok, dikkati kravata (ya da giydiklerimize) değil, söylediklerimize çekmek gerek. Lacivert takım elbise içine benim favori rengim koyu kırmızı bir kravat olur. İnce mavi ve beyaz çizgili (ya da kareli) olur ise, gömlek ve takım elbise ile de güzel bir uyum sağlar. Kırmızı çok parlak olmamalı ki, yukarıda bahsettiğim gibi dikkat dağıtmasın. Alternatif olarak da ana sayfada yer alan fotoğraftaki gibi, açık mavi üzerine lacivert ve beyaz çizgili bir kravat da kullanabilirsiniz. Gri takım elbise içine yine koyu kırmızı/bordo renkte bir kravat kullanabileceğiniz gibi, siyah-gri-beyaz desenli bir kravat da tercih edebilirsiniz (Açık gri takım elbise ile ana renk siyah, koyu gri takım elbisede de ana renk açık gri olacak şekilde). Şahsen tek renkli düz kravatlar kullanmıyorum, ancak tercihinizi bu yönde de kullanabilirsiniz.
Çok ince spor tarzda, ya da eskiden kalma geniş kravatlardan kullanmayın; genişliği 8 cm civarında olan kravatlardan bir adet edinip güzel bir düğümle bağlarsanız, işlem tamamdır (Kravat bağlama şekilleri üzerine ayrıca bir yazı da yazayım, ama özet olarak şahsen eşkenar üçgen düğümleri pek beğenmiyorum; yandaki örnekteki gibi düğümler en beğendiklerimdir. Bağlarken bir de “gamze” oluşturabilirseniz, pek şık olur).
Görüşmeye giderken takım elbisenizin önünü ilikleyin, ancak otururken düğmeleri açın. Ceketi çıkarmayın, hem uygunsuz olur hem de terlemiş iseniz pek nahoş görünürsünüz. Ayrıca parfüm filan da kullanmayın bence. Önemli olan kötü kokmamak; kimse sizin iyi kokup kokmadığınıza bakmaz. Parfümünüz kaliteli bir parfüm değilse, ya da sıcaktan terden kokusu bir garipleşir ise, bir çuval inciri berbat eder. Güzel kokacağım derken rahatsız edici bir şekilde kokarsanız, görüşme yapacağınız kişi sizi bir an önce paketlemek için elinden geleni yapar muhtemelen. İlla parfüm kullanacağım diyorsanız da, ancak 1-2 sıkımlık bir miktar kullanın.
Aksesuarları da hüzünlerinizle birlikte evde bırakın. Varsa küpenizi çıkarın, görünür yerdeki dövmelerinizi bir şekilde kapayın. Özetle yalnız saat ve varsa evlilik/nişan yüzüğünüzü takın. Siz son derece liberal bir insan olabilirsiniz, ancak görüşme yapacağınız kişi aynı derecede muhafazakar ya da aksesuarlar konusunda ön yargılı olabilir. Gereksiz risk almayın…
Görüşme sırasında da dürüst, güler yüzlü, samimi ve kendinize güvenli (ama laubali değil) davranmayı da ihmal etmeyin!