“Ben geçmişte deneyip yanılarak öğrendim, siz boşuna deneyip yanılmayın” temalı yazılarımın bir yenisine hoş geldiniz. Bugün, takım elbisemize kumaş seçiyoruz:
Bundan on beş sene kadar önce, rengi ve deseni pek hoşuma giden bir takım elbise satın almıştım. Takım elbiseyi giydiğim günlerde bende bir ısınma, yanma ve kavrulma hissiyatları başladı ki, sormayın gitsin. Önceleri durumu kavrayamadım, sonra ne tip bir kumaştan yapıldığını görmek için etiketine baktım. Yüzde bilmem kaç oranında polyester karışımı olduğunu gördüm. O zamanlar işin cahiliyim, polyester nedir ne iş yapar bilmiyorum. Araştırdım kurcaladım ve öğrendim ki bu sentetik (yapay) malzeme, doğal malzemeler gibi havayı geçirmiyor, vücut da hava alamadığı için resmen pişiyor. Bu yaşta pişik bile olunur maazallah. Böylece, takım elbise (daha doğrusu herhangi bir giysi) almadan önce ilk olarak etiketini inceleyip kullanılan malzemeleri kontrol etmeyi ilke edindim.
Elde var 1: Etiketleri dikkatle incele, doğal malzemelerden şaşma
Yine aynı zamanlar, gençliğin şapşallığı ve konunun cahilliği ile, çok pahalı bir markanın güzel de görünen bir takım elbisesini uygun fiyata bulunca balıklama atlamıştım. Bu sefer öncekinden deneyimliyim ya, etiketini kontrol ettim; %100 pamuk olduğunu görünce, doğal malzeme diye gönlüm rahatlıkta tavan yaptı. Gel gör ki, takım elbiseyi giyiyorum, öğlene kadar buruş buruş gibi oluyor. Takım elbise dediğin jilet gibi durur, bizimkisi pijama gibi görünüyor. Öğrendim ki pamuk kolay buruşurmuş. Ayrıca pamuk lifleri, yün liflerinden neredeyse 10 kat daha zayıf olduğu için; pamuk takım elbiselerin ömrü, yün takım elbiselere göre daha kısa olurmuş. Yine de pamuklu kumaşlar, yaz aylarında iş hayatı dışındaki resmi olmayan ortamlarda giymek üzere açık renk takım elbiselerde tercih edilebilir. Mesela lacivert, beyaz ve hatta pembe renklerle kullanılacak bir açık mavi takım elbiseye şahsen hayır diyemem.
Elde var 2: Pamuklu takım elbiseleri iş hayatı için değil; resmi olmayan ortamlar için düşün
Bu durumda geriye ne kalıyor? Yün kumaşlar… Yazın yün giyilir mi demeyin; evet giyilir. Hava geçirgenliği ve ıslaklık hissetirmeden ağırlığının %30’u kadar nem tutabilmesi (Pamuk kumaşlar aynı şekilde %15 civarında nem tutabiliyormuş) sayesinde yün kumaştan üretilen takım elbiseler dört mevsim rahatlıkla giyilir.
Kolay buruşmamaları, düzgün bir şekilde asıldıklarında da buruşuklukların büyük bir bölümünün kendiliğinden düzelmesi ve üstüne bir de dayanıklı olmaları gibi artılarını da göz ardı etmemek gerekir.
Yün, ipek gibi başka doğal maddeler ile karıştırılmış olabilir. İpek, kumaşa yumuşaklık ve hafiflik sağlamakla birlikte parlaklık (canlılık) da verir. Ancak, bu artılarına karşın kumaşı hassaslaştır (Haliyle dayanıklığını azaltır) ve kolay buruşmasına neden olur.
Yeri gelmişken parlaklık konusuna da değineyim. Kumaşın canlı görünmesi başkadır, reflektör gibi parlaması başkadır. Parlayan takım elbise, okul tahtasına tırnak sürtülmesine benzer bir tepkime yaratır benim bedenimde.
Elde var 3: Alüminyum folyo gibi parlayan takım elbiselerden uzak dur
Kaşmir ve angora, kumaşa yumuşaklık ve güzel bir dokunuş veren, ancak normal yüne göre daha pahalı olan yün türleridir. Kumaşın yapısında bu tip kaliteli yünlerin herhangi bir oranda bulunması bence iyidir, hoştur.
Keten ve takım elbise kelimeleri bana göre aynı cümlede bile kullanılmamalı; bu yüzden bu alternatifi doğrudan pas geçiyorum.
Kadife de, takım elbise olarak değil; ancak tek ceket ya da pantolon olarak gardırobumda yer bulabilir (Hâlihazırda o şekilde bile yok).
Elde var 4: Takım elbise için ideal kumaş %100 yün (merinos, kaşmir, angora, vb.), ya da az bir oranda ipek ile karıştırılmış yündür
Takım elbiselerin etiketlerinde “Super 120’S” gibi ibareler görebilirsiniz. Bu rakam aslen, bir pound (yaklaşık yarım kilogram) yünden çıkan çile adedini gösteren eski bir ölçü birimidir. Yün iplikleri inceldikçe çıkacak çile sayısı artacağı için, “ipliğin inceliği” olarak düşünülebilir. Günümüzde yaygın olarak kumaşın dokumasındaki iplik sayısı anlamında da kullanılır.
Elde var 5: “Super S” rakamı ne kadar yüksekse, kumaşın dokumasında kullanılan iplikler o kadar incedir
Yüksek değerler, genel olarak yünün ve buna bağlı olarak da kumaşın kalitesi ile ilişkilendirilmekle birlikte, kaliteyi etkileyen başka faktörler de (yünün rengi, sağlamlığı, dokuma yöntemi, vb.) bulunduğundan, kesin bir yargıda bulunmamak gerekir.
İnce ipliklerden dokunan bir kumaş, hafif ve yumuşaktır; kullanımda ipek benzeri bir hissiyat verir. Buna karşın, ipek gibi hassastır ve kolay buruşmaya elverişlidir. Yıpranmaya ve zedelenmeye daha yatkın olduğu için, günlük kullanımlarda 150’S ve üzerini şahsen tercih etmem; 120’S kumaşı gayet tatmin edici bulurum. Yine de, özel günlerde giyildiğim siyah takım elbisem için 150’S tercih ettiğimi belirteyim.
Elde var 6: “Super 120’S” kumaş yeterlidir, fazlasını zorlamaya gerek yoktur
Gelişen teknolojiler ile bu rakamlar da değişiklik gösterecektir. Örneğin, bundan 10-20 sene önce 150’S mi vardı? Velhasıl, 2012 yılı için benim tercihim budur; sonrasını şimdiden bilemem.
Elde var son söz: Bazı takım elbiselerin kol ağızlarında, elbisenin markasını ya da kumaşın malzemesini gösteren küçük etiketler bulunur; kullanmaya başlamadan önce bunları sökmeyi unutmayın (Bu şekilde giyenleri gördüm de, o yüzden söylüyorum)
Bu yazıyı okuyanlar bunu da okudu: Takım Elbise Alırken: Renk Seçimi