Türkiye’de pek bulunmasa da, yurt dışında ayakkabı modellerini tanımlayan çeşitli terimler mevcut; yurt dışından alışveriş yapanlar ve konuyla ilgilenenler için genel bir bilgilendirme yazısı yazayım istedim.
Oxford (ya da Balmoral): Oxford kelimesi -hatalı olarak- bağcıklı ayakkabıları genellemek için de kullanılmakla birlikte, aslen ayakkabının bağcık kısmının tasarımını anlatan bir terimdir. Bağcık deliklerinin bulunduğu kulakçıkların alt uçlarının gövdenin içine iliştirilmiş şekilde kapalı olduğu, “Kapalı bağcık” olarak da ifade edilen modeldir.
Derby (ya da Blücher): Derby modeli de yine bağcık kısmının tasarımı ile tanımlanabilir. “Açık bağcık” olarak da ifade edilir, bağcık deliklerinin bulunduğu kulakçıkların alt uçlarının açık olduğu modeldir. Eskiden çok kullanırdım, ama daha önce de belirttiğim üzere artık “Oxford” modellerini tercih ediyorum.
Tokalı (İngilizce “Monk-strap”): Adından da anlaşılacağı üzere bağcık yerine toka kullanılan (hayatımda bir çift bile satın almayacak kadar sevmediğim) modeldir.
Bağcıksız (İngilizce “Loafer” ya da “Slip-on”): Yine isminden anlaşılacağı üzere, üzerinde bağcık ya da toka bulunmayan cascavalak bir modeldir (Bu model ile de pek anlaşamadığım belli oluyor herhalde 🙂 Ayakkabılığımda onlarca çift arasında bir çift bile bağcıksız ayakkabı bulunmuyor diye ifade edeyim).
Ayrıca, ayakkabının burun kısmının tasarımına göre değişen çeşitli model ve terimler de bulunmakta:
Düz burun: Ayakkabının burun kısmında herhangi bir dikiş, desen, işleme vb. bulunmayan modeldir.
Cap-toe: Bu modelin Türkçesi var mı bilmiyorum, ama burun kısmında dikiş ya da benzeri bir işleme ile “şapka” görünümü bulunan modeldir. Görsel olarak bir fark yaratmakla birlikte, yürürken ayakkabının kırılan bölümünde bulunan bu dikiş, bu kırılmaları önlediği ya da gizlediği için pek faydalıdır; son zamanlardaki değişmez tercihimdir.
Wingtip ya da Brogue: Türkçede “zımbalı” olarak genellenmekle birlikte, ayakkabının burun kısmındaki işlemenin kenarları bir kuşun kanadına benzediği için bu şekilde isimlendirlimiş. Ayakkabının gövdesinde de delikli (ya da zımbalı) işlemeler bulunur. Genellikle “Derby” olarak üretilen bu modelleri ben takım elbise ile değil, blazer ceketin ile giydiğim denim (kot) (*) ya da kanvas pantolonun altına tercih ediyorum. Son dönemlerde altı lastikli ya da birçok farklı renkte üretilen daha spor modellerin özellikle yurt dışında oldukça popüler olduğunu ekleyeyim.
Semi-brogue: “Yarım zımbalı” olarak Türkçeleştirebileceğim bu modelin burun kısmı, yukarıdaki wingtip modelinden farklı olarak kanat şeklinde değil, cap-toe gibi düz olarak tasarlanıyor. Ayakkabının gövdesindeki delikli (ya da zımbalı) işlemelerin daha az ya da daha sade olarak kullanıldığına da şahit olabilirsiniz. Genellikle “Oxford” olarak üretiliyor ve takım elbise ile gayet şık oluyor.
Quarter-brogue: “Çeyrek zımbalı” olarak Türkçeleştirebileceğim bu modelin burun kısmı ise, cap-toe’ya çok benzemekle birlikte sade bir dikiş yerine zımbalı bir işlemeden oluşmaktadır. “Şapka”nın iç kısmında ve ayakkabının gövdesinde işleme yoktur. Takım elbisenin altında harika duracağını söylememe gerek yok sanırım 🙂
Bunların dışında, ayakkabının tarzı ile ilgili birçok model bulunuyor; bot, sandalet, kanvas, spor ayakkabılar, vb. Bunlara bir örnek olarak da, yazın deniz kıyısında şort altına sıklıkla giyilen tekne ayakkabılarını (İngilizce “boat shoes” ya da “top-siders”) ekleyerek yazıyı sonlandırayım.
(*) Kavram kargaşasını önlemek amacıyla Kot, Denim, Blucin, Jean, Blue Jean başlıklı yazımı okumanızı öneririm.