Ye kürküm ye… Beğenseniz de, beğenmeseniz de durum bu! Gönül isterdi ki bütün dünya buna inanmasa, herkes önüne yaprak filan taksa, hayat bayram olsa; ama kazın ayağı öyle değil maalesef.
Yapılan bir araştırmaya göre, insanların karşısındakileri kıyafetlerine göre değerlendirmediğini düşünenlerin oranı yalnızca %4. Yani, dünyanın hemen her yerinde (hele ki bizim memlekette), insanların çoğu ilk bakışta karşısındakini tepeden tırnağa süzüp etiketi yapıştırıyor. Saniyeler içinde verdiğimiz bu ilk izlenimi değiştirmek için çoğunlukla ikinci bir şansımız da olmuyor. Sırf bu yüzden belki iyi bir iş, belki potansiyel bir müşteri, hatta belki hayatımızın kadını elimizden kaçıyor. Hal böyle iken, ufak ayrıntılara dikkat ederek ibreyi kendi lehimize çevirmenin mümkün olduğunu akıldan çıkarmamak gerekiyor…
Benim bu blogda “Şunu giy, bunu giyme!” şeklinde ahkam kesmek gibi bir niyetim yok. Zira, insanın benimsemeden, içine sinmeden giyeceği bir şeyden daha çirkin bir kıyafet olmadığını düşünürüm. Bu yüzden, bu konulara meraklı olan ve kendine özenmek isteyenlerle kendi deneyimlerimi ve kişisel tercihlerimi paylaşacağım.
Ayrıca, yeni trendlerden değil daha temel bilgilerden bahsedeceğim ve bunu vurgulamak için özellikle güncel modadan örnekler vermeyeceğim. Böylece herkesin kendi özgün tarzını oluşturmasına yönelik fikir vermeye çalışacağım.
Buraya tıklayarak ilk yazıyı okumaya başlayabilirsiniz.
Yine de adam gibi giyinmek bir yere kadar; kıyafetin içindeki “adam” değilse ilk izlenim yalnızca ömrü kısa bir balon… Bununla ilgili olarak da felsefi denemeler yazdığım ayrı bir bölüm açtım; onu da buraya tıklayarak okumaya başlayabilirsiniz (Hatta lütfen okuyun, hayata bakışınızda ufacık bir şey değiştirebilirsem çok mutlu olurum).